top of page

ÇALIŞMA ALANLARIMIZ

Yaşam koçluğu

BİREYSEL PSİKOTERAPİ

Çeşitli nedenlerle kişisel ve sosyal konularda yaşanılan zorluklar bilinçaltımızda yer etmektedir. Bu olumsuz olaylardan kaynaklanarak oluşan psikolojik sorunları çözüme kavuşturmak amacıyla “Bireysel Psikoterapi” uygulanmaktadır.

Bireysel Psikoterapi, hayatın çeşitli zorluklarına karşı bireyin zayıf yönlerini güçlendirmeyi hedefleyen bir süreçtir. Bireyin karşılaştığı zorluklar bireyin doğumuyla ve yaşam süresinde yaşadığı olaylarla sınırlı değildir. Bireyin sorunu kişiselleşme evresinden önce ailesinin yaşadığı ilişkiler ve yaşanmışlıklardan da kaynaklanabilir.


Bireysel Psikoterapi’de amaç psikolojik danışmanın yardımıyla bireylerin hayatındaki sorunlara karşı direnç kazanması, gerekli görülürse istediği hedefe ulaşmasında bilimsel olarak desteklenen çeşitli tekniklerin uygulanmasıdır.


Çözüm alanımızda olan başlıca Bireysel Psikoterapi başlıkları:

  • Özgüven problemi

  • İletişim Sorunları

  • Depresyon

  • Panik Atak

  • Fobiler

  • Obsesif - Kompülsüf Bozukluk

  • Kaygı Bozuklukları

  • Kendilik Bozuklukları (Borderline, Şizoid, Narsisistik...)

  • Kayıp, Yas ve Travmalar

  • Yeme Bozuklukları

iStock-1292782850_edited.jpg

ÇOCUK VE ERGEN TERAPİSİ

Çocuğun psikolojik durumu, ergenlik öncesi ve sonrası olarak ikiye ayrılır. Bu dönem bireyin fiziksel ve ruhsal gelişiminin en yoğun yaşandığı alanı kapsar. Bu dönemde çocuğun gelişimden ve gelişim hızından haberdar olunmasını sağlayan gelişim testleri ve değerlendirmeler çok önem kazanır.

Ayrıca çocukluk döneminde karşılaşılan bazı sorunlar ilerleyen yıllarda daha büyük problemlere neden olabilmektedir. Bu problemlerin giderilmesi çocuk ve aile terapistliği ile mümkün olabilmektedir.


Çocuk ve Ergen Psikoterapisi çocukların aile ortamında ya da günlük hayatta yaşadığı psikolojik sorunların profesyonel bir şekilde ve kısa sürede çözüme ulaştırıldığı bir terapi hizmetidir.  


​Çözüm alanımızda olan başlıca Çocuk ve Ergen Sorunları:

  • 0-6 Yaş Gelişim Takibi

  • Zeka Testleri

  • Okul başarısızlığı

  • Okul Korkusu

  • Kardeş Kıskançlığı

  • Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu

  • Uyku ve Yeme Problemleri

  • Tuvalet Sorunları

  • Ebeveyn Kaybı

  • Cinsel Eğitim Sorunları

  • Saldırgan Davranışlar

  • Özgüven

  • Parmak Emme

  • Tırnak Yeme

  • Yalan Söyleme

  • Bilgisayar Bağımlılığı

  • Ergenlik Sorunları

  • Sınav Kaygısı

  • Sınav Danışmanlığı

  • Ders Başarısı ve Motivasyon

  • Özgüven Sorunları

  • Dikkat Eksikliği

  • Okul Sorunları

IMG_8300.jpeg

OYUN  TERAPİSİ

Oyun Terapisi, çocukların yaşadıkları davranış problemlerinin ve psikolojik problemlerin oyun yolu ile iyileştirilmesidir. Bu problemler kaygı, korku, takıntı, agresyon, parmak emme, tırnak yeme gibi problemler olabilir. Oyun terapisinde çocuk, doğru oyuncaklar ve oyun yardımı ile çocuk içsel yaralarını önce dışarı atar, sonrasında ise yine oyuncaklar yolu ile onlarla baş etmeye çalışır. Terapist bu süreçte çocuğa güvenli ortam sağlar, yeri geldiğinde oyunu dizayn eder, ya da oyunu çocuğa yorumlar.

Oyun terapisi çocukların iyileştirilmesinde 1950’li yıllardan beri sıklıkla kullanılmaktadır. En yaygın oyun terapisi çeşitleri Çocuk Merkezli Oyun Terapisi, Deneyimsel Oyun Terapisi, Gelişimsel Oyun Terapisi, Theraplay, Kum Terapisi, Kukla Terapisi, Bilişsel Davranışçı Oyun Terapisi ve Psikoanalitik Oyun Terapisi’dir.

Çocuklar yetişkinlerin verdiği tepkilerin aynısını vermezler ve duyguların dışa vurumu olarak da yetişkinlerde benzerlik gösterseler de her zaman aynı şekilde olmamaktadır. Çocuğu oyunla tedavi, oyunun doğası gereği iyileştirici özelliğe sahip olmakla beraber zihinsel, fiziksel, duygusal, sosyal ve psikolojik gelişimine de katkıda bulunur (Kahyaoğlu, 2011).

Oyun Terapisi 2,5 yaşından 13 yaşına kadar uygulanabilir ve terapi her alanda problem yaşayan her türlü çocuğa fayda sağlar. Oyun terapisi sadece 13 yaşına kadar değil aslında ergenlikte ve hatta belirli alanlarda yetişkinlere de uygulanabilmektedir. Terapinin uygulanışı ve teknikleri terapistin belirlemesiyle yapılır.


Oyun Terapisi şu problemlerle karşılaşan çocuklarda tercih edilmelidir; 

  • Kayıp ve yas sürecindeki çocuklar 

  • Anne-baba ayrılması veya aile ilişkilerinin bozulması

  • Travmatik yaşam olayları ve krizler (Doğal felaketler vb.) 

  • Davranış bozuklukları

  • Öfke Kontrolü

  • Anksiyete 

  • Depresyon

  • Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu

  • Otizm

  • Akademik, sosyal ve fiziksel gelişim sorunları

  • Öğrenme Güçlüğü

  • Kronik sağlık problemleri yaşayan çocuklar

Oyun terapisindeki çocuklar;     

  • Problemlere daha yeni ve gelişmiş çözümler bulur.

  • Kendisine ve diğer insanlara karşı sevgi ve kabullenme duygusunu geliştirir.

  • Duygularını tecrübe edinmeyi ve onları ifade etmeyi öğrenir.

  • Empati duygusunu ve diğerlerinin düşünce ve duygularına saygılı olmayı geliştirir. 


Çocuklar oyun terapisine belirli problemlerin çözümü için yönlendirilirler. Bu çocuklar zaten genelde bazı hatalı davranış ve alışkanlara sahiptirler gerek arkadaşlarıyla ya da evde ailesiyle.

Oyun terapisi çocuğun bu zorluklarla baş edip çözümler bulmasını ve problem çözme yeteneğini güçlendirmesini sağlar. Çocukların hatalı bakış açıları oyun terapisinde zamanla onlara çıkış yollarını göstererek bu problemlerini çözmelerine yardım eder (Landreth, 2002).

Davranışlarına dair farkındalık kazanır ve yaptıklarından sorumlu olur ve daha başarılı stratejiler geliştirir. Yeni sosyal yetenekler ve aile ile olan ilişkilerini geliştirmeyi öğrenir.

Kendine olan saygısını ve güvenini geliştirirken yeteneklerini de anlamasını sağlar.


​Oyun Terapisi Odasındaki Oyun Çeşitleri;

  • Travmatik ya da kötü yaşam olaylarını ifade etmesine yönelik çeşitli alanlarda kullanılabilecek oyuncaklar.

  • Yaratıcılığı geliştirmek için kullanılan malzemeler. Örneğin; Boyama yapma ve Oyun Hamurları.

  • Rahatlamaya ve kendini ifade etmeye yarayan malzemeler. Örneğin; Su oyunu (Water games), Müzik Aletleri.

  • Ailevi sorunlara ilişkin oyuncaklar. Örneğin kardeş kıskançlığı (oyuncak ailesi, hayvan ailesi).

  • Belirgin sorunlara yönelik oyuncaklar. Örneğin; Tuvalet eğitimi, Medikal bir problem (Doktor Malzemeleri).

  • Çocukların duygu durumlarını ya da öfkesini yansıtabileceği tarzda oyuncaklar; Kuklalar Yumuşak Oyuncaklar: Güven hissi verir.

  • Gerçek hayattan konulan malzemeler.

Oyun terapisi çocuğun durumuna göre değişen zamanlarda uygulansa da genelde 30 ile 50 dakika arasında sürmektedir. Terapi her çocuk için farklı işler ve bir çocuğun oyun terapisinden yarar sağlayabilmesi için her hafta ya da iki haftada bir gelmesi tercih edilir. Toplam uygulama süresi ise çocuğun sorununa göre ve çocuğun terapiye uyumuna ya da direncine göre değişmektedir.


Oyun terapisinden faydalanamayacak bir çocuk ve problem çeşidi henüz araştırmalarca bilinmemektedir.

Distanced Couple

AİLE VE ÇİFT TERAPİSİ

Aile ve çift terapisi bireyi tek başına sorunlu olarak tanımlamak yerine aile içerisindeki sorununu tespit etmek ve bu sorunların çözüm yollarına yardımcı olmaktır.

Burada hedeflenen, tek bir bireyle değil bireyin tüm aile üyeleri ile birlikte seansların yürütülmesidir. Bazı durumlarda çekirdek aile üyeleri ile birlikte aileye etki eden geniş aile üyeleri de (örneğin; teyze, amca, anneanne,  dede, vb.) seanslara davet edilebilir.

Kısaca Aile ve çift terapisi Terapisi aile ortamında yaşanan sorunların uzlaştırılarak çözülmesi ve aile bireyleri arasında uzun ömürlü sağlıklı bir ilişki ortaya konması için yapılan profesyonel bir terapi hizmetidir.

Aile ve Çift Terapisi konusunda başlıca çözüm alanlarımız:

  • Evlilik Öncesi Danışmanlık

  • Aile İçi İletişim

  • Etkili Anne-Baba Eğitimi

  • Eşler arası çatışma nedenleri ve çözümleri

  • Çocuk ve Ergen Gelişimi

  • Boşanma Süreci ve Çocuk

  • Cinsel Danışmanlık

  • Güven Kaybı

  • Aldatma - Aldatılma Sorunu

  • Boşanma Kararsızlığı

  • Evlilikte Kişilik Çatışmaları

  • Eşler Arasındaki İletişim Sorunları

.jpg

BAĞIMLILIK TEDAVİSİ

"Bağımlılık" kelimesi Latince "adamak; kendini başkasına adamak" anlamlarına gelen "addicere" kelimesinden türemektedir.

Bağımlılık; bir maddenin ruhsal, fiziksel ya da sosyal sorunlara yol açmasına rağmen, alımına devam edilmesi, bırakma isteğine karşılık bırakılamaması ve maddeyi alma isteğinin durdurulamamasıdır. Bağımlılık kronik bir beyin hastalığıdır.

Daha ayrıntılı tanımlamak gerekirse madde bağımlılığı:

  • Olumsuz sonuçlarına karşın madde alımının durdurulamadığı,

  • Maddeyi sağlamak-kullanmak, etkilerinden kurtulmak için çok zaman harcandığı,

  • Sosyal aktivitelerin bırakılıp, kişiler arası sorunların yaşandığı,

  • Bireyin kendisinden beklenen sorumlulukları almasına engel olduğu,

  • Fiziksel veya psikolojik problemlere neden olmasına rağmen madde alımının devam ettiği,

  • Madde alınmadığında kişilerde yoksunluk belirtilerinin yaşandığı,

  • Alınan madde miktarının giderek arttığı bir durumdur.

Bağımlı Kimdir?

Öncelikle madde kullanan herkesin "bağımlı" olma riski vardır. Daha önce de bahsedildiği gibi, bağımlılık biyo-psiko-sosyal bir hastalıktır. Kişinin alışılmış olan herhangi bir ilaç veya maddeye karşı engellenmesi imkansız psikolojik ve fizyolojik bir ihtiyaç duyması, alınan miktarın ve alınma sıklığının giderek artması, alınmadığı zaman yoksunluk belirtilerinin ortaya çıkması ve bu ilaç veya madde alınmadan günlük hayatın sürdürülmesinin imkansız hale gelmesidir. Bağımlılık süreklilik gösteren bir hastalıktır. Kişiyi uğradığı tüm kayıplara rağmen madde aramaya zorlar.

Bağımlılık Tanısını Nasıl Koyarız?

Bir yıl içinde aşağıdakilerden en az ikisi kendini göstermeli, klinik açıdan belirgin bir sıkıntıya ve işlevsellikte düşmeye yol açmalıdır:

  • Maddenin tasarlandığından daha uzun ve yüksek miktarlarda alınması.

  • Madde kullanımını denetlemek ya da bırakmak için yapılan ama boşa çıkan sürekli çabalar.

  • Maddeyi sağlamak, kullanmak ya da bırakmak için çok zaman harcamak.

  • Madde kullanımı için çok büyük bir istek duymak veya kendini zorlanmış hissetmek.

  • Tekrar eden kullanım sonucu (işte, okulda, evde) sorumluluklarını yerine getirememek.

  • Olumsuz etkilerine rağmen (toplumsal ve kişiler arası sorunlar) kullanıma devam etmek.

  • Madde kullanımı nedeni ile sosyal, mesleki ve kişisel etkinliklerin azalması ya da tamamen bırakılması.

  • Tehlikeli olabilecek durumlarda dahi kullanmaya devam etmek.

  • Fizyolojik ya da psikolojik sorunların ortaya çıkmasına ya da artmasına rağmen madde kullanımını sürdürmek.

  • Maddeye tolerans gelişmiş olması.

  • Madde kesildiğinde ya da azalttığında yoksunluk belirtilerinin (bulantı, uykusuzluk, kusma, sinirlilik, bunaltı, huzursuzluk, saldırganlık, ishal, terleme, titreme, kas sızıları, ateş vb.) ortaya çıkması.

  • Her maddenin yoksunluk belirtisi göstermediğinin de unutulmaması gerekir.

Özetlersek, kişi;

  • Kullandığı madde miktarını arttırıyorsa,

  • Yoksunluk belirtisi (tahammülsüzlük, kaygı, depresyon, uyku bozuklukları) yaşıyorsa,

  • Madde aldığında rahatlıyorsa,

  • Ruhsal, bedensel, sosyal zarar yaşıyorsa,

  • Sorumluluklarını ihmal ediyorsa,

madde bağımlılığı açısından gözden geçirilmesi faydalıdır.                   


Bağımlılık çeşitleri şunlardır;


Alkol Bağımlılığı

Kronik Alkol Kullanımında;

  • Karaciğerde aksama

  • Karaciğerde yağlanma

  • Kan şekerinde düşme

  • Kan yağları ve trigliseridlerde artma

  • Sedasyon, gevşeme, uyku hali


Tip 1 Alkol Bağımlılığı

25 yaştan sonra başlar. Alkol arama davranışı vardır. Kişi alkolik olmaktan korku ve suçluluk duyar fakat içmeye devam eder. Antisosyal kişilik örüntüsü yoktur. Adli olaylara pek neden olmaz. Pasif bağımlılık diye de adlandırılır.


Tip 2 Alkol Bağımlılığı

25 yaştan sonra başlar. Uzun süre alkolden uzak durabilir. Bir kez alkol alırsa aşırı miktarda kullanır. Alkol almayı durduramaz ve kontrolünü yitirir. Sıklıkla şiddete başvurur. Adli olaylara karışabilir. Alkol aldığı için suçluluk ve korku duymaz. Antisosyal kişilik örüntüsü sık görülür.


Alkol Yoksunluğu

Alkol alınmadığında vücutta oluşan etkiler alkol yoksunluğu denilen tabloyu oluşturur. Bir yılı aşkın süredir haftada 14 ölçüden fazla miktarda alkol tüketen bir kişinin tedavi almadan alkol kullanımını bırakmasının ÖLÜMCÜL olabilecek sonuçları vardır. Alkol kullanımının bırakıldığı ilk 5 gün içerisinde bu belirtilerden bir ya da birkaçını yaşıyorsanız HEMEN SİZE EN YAKIN HASTANENİN ACİLİNE GİTMENİZ GEREKMEKTEDİR:

  • Dağınık, telaşlı, şaşkın bir durumdaysanız

  • Denge bozuklukları yaşıyorsanız

  • Zaman-yer-kişi oryantasyonunuzu yitiriyorsanız

  • Yılanlar, böcekler, küçük insanlar gibi halüsinasyonlar görüyorsanız

  • Bellek kusurları yaşıyorsanız.


Madde Bağımlılığı

DSM 5 Tanı Kriterleri:

12 aylık süre içinde en az 2 kriterin karşılanması ve klinik açıdan belirgin bir sıkıntı ve işlevsellikte düşme görülmesi durumunda tanı konur.

  • Maddenin istenilenden daha çok ve uzun süre kullanımı

  • Bırakmak, kontrol etmek için boşa çıkan çabaların olması ya da bırakma isteğinin olmaması

  • Madde almak, kullanmak, etkilerinden kurtulmak için çok zaman harcama

  • Kullanmak için çok istek duyma, zorlanmış hissetme (craving)

  • Tekrar edilen kullanım sonucu sorumluluklarını yerine getirememe

  • Kişilerarası ilişkilerdeki olumsuz etkilerine rağmen kullanmaya devam etme

  • Diğer etkinliklerin bırakılması ya da azaltılması

  • Tehlikeli durumlarda dahi kullanmaya devam etme

  • Olumsuz bedensel, ruhsal etkilerine rağmen kullanmaya devam etme

  • Tolerans gelişimi

  • Yoksunluk belirtileri. Her madde yoksunluk belirtisi göstermez.

2-3 belirti varsa: Hafif

4-5 belirti varsa: Orta

6 ve daha fazla belirti varsa: Şiddetli


Alışveriş Bağımlılığı

Alışveriş yapma davranışı kontrol edilemez. Alışveriş yapmaya aşırı istek duyulur yani aşerme yaşanır. Davranışı kontrol etmek daha da zor hale gelir. Stres artar. Stres arttıkça alışveriş yapma arzusu daha da şiddetlenir. Bağımlılık döngüsü oluşur. Ekonomik ya da yasal sorunlar yaşanır. İşlevsellikte bozulma vardır. Suçluluk ve utanç duygusu baskındır. Depresif belirtiler eşlik eder.

Ödül arama davranışı: Ödülü hemen elde etme arzusu vardır. Hem alışveriş yapılmadan önce hem de alışveriş yapılırken ödül merkezi uyarılır. Stres ve kaygıdan kurtulma, kaçınma yolu olarak da alışveriş yapmak kullanılır. Online alışveriş yaparken diğerleri görmediği için daha da kontrolsüzce alışveriş yapılır. Ketlenme hissi azalır ve bağımlılık şiddeti artar.


İnternet Ve Oyun Bağımlılığı

2010 yılından beri tedavi açısından ciddiye alınmaya başlanmıştır.

İnternet Oyun Oynama Bozukluğu - DSM 5 için sunulan Tanı Taslağı:

12 ay içinde klinik olarak bireyin yaşamında bozulma, sıkıntı, işlevsellikte düşme varsa ve aşağıdaki kriterlerden en az 5’ini karşılıyorsa kişi tanı alır.

  • İnternet oyunları ile aşırı meşguliyet

  • Yoksunluk

  • Tolerans

  • Başarısız bırakma çabaları

  • Psikososyal sorunlara neden olmasına rağmen aşırı internet kullanımına devam etme

  • İlgi kaybı, önceki hobilerine ilgisinin azalması

  • Olumsuz duygu durumundan kaçınmak, bu duyguyu hafifletmek için internet oyunu oynama

  • İnternet oyunu oynama süresiyle ilgili yalan söyleme

  • İnternet oyunu oynaması nedeniyle önemli bir işi, ilişkiyi, eğitimi tehlikeye atma ya da kaybetme

Özgül Patolojik İnternet Kullanımı

Kişinin bağımlı olduğu bir davranış için uzun süreler harcaması ve zarar görecek şekilde internet kullanmasıdır.

Genel Patolojik İnternet Kullanımı:

Kişinin interneti özel bir hedef olmadan uzun süreler harcaması ve zarar görecek şekilde internet kullanmasıdır.

TEDAVİ: Davis 11 haftalık Bilişsel Davranışçı Tedavi Protokolü

  • İnternetten uzak kalıp kalamama tespiti

  • Bilgisayarın diğer insanların bulunduğu bir yere taşınması

  • Diğerleriyle birlikte internete bağlanma

  • İnternete bağlanma zamanlarının değiştirilmesi

  • İnternet defteri tutma

  • Kişisel bilgisayar kullanılmaması

  • İnternetle ilgili sorunlarının olduğunun saklanmaması

  • Spor aktivitelerinin yapılması

  • İnternet tatillerinin verilmesi

  • Otomatik düşüncelerin ele alınması

  • Gevşeme egzersizlerinin yapılması

  • İnternete bağlanma sırasındaki hislerin not edilmesi

  • Yeni sosyal beceriler kazandırılması


Kumar Oynama Bozukluğu

DSM 5 Kumar Oynama Bozukluğu Tanı Kriterleri

1.Bir yıl içinde, aşağıdaki belirtilerden dört tanesini karşılayan, klinik düzeyde bir sıkıntı ya da işlevsel açıdan yetersiz, kronik ve tekrarlayan, sorunlu kumar oynama davranışı:

  • İstediği coşkuya ulaşabilmek için giderek daha fazla para ile kumar oynama ihtiyacı duyulması,

  • Kumar oynamayı bırakmak ya da durdurmak için harekete geçtiğinde gergin-agresif olması,

  • Kumar oynamayı kontrol etmek ve bırakmak için tekrarlayan, çabalarının sonuçsuz olması,

  • Sürekli kumar ile ilgili düşüncelerin olması,

  • Genellikle sıkıntılı hissederken kumar oynama isteğinin olması,

  • Kumar oynama sonucunda para kaybedince, genellikle tekrar kazanmak amacıyla tekrar oynaması, (yitirdikleri için tekrar denemek.)

  • Kumar oynama davranışını saklamak amacıyla yalan söylemesi,

  • Kumar oynama davranışı nedeniyle hayatındaki önemli kişileri kaybetmesi ya da uzaklaşması, okul ve iş hayatında başarısız olması ya da önemsememesi.

  • Kumar oynama sonucunda yaşadığı maddi sıkıntıları atlatabilmek amacıyla para bulabileceği kaynak arayışlarında bulunmasıdır.

2.Kumar oynama davranışının manik dönem ile açıklanamadığı belirtilmiştir.

  • Dönemsel: Kumar oynama tanı ölçütlerinin uyduğu dönemler arasında belirtilerin azaldığı birkaç aylık dönemlerin bulunması,

  • Sürekli: Yıllardır, sürekli olarak tanı ölçütlerini karşılayan belirtiler yaşanması durumu,

  • Erken yatışma evresi: Kumar Oynama Bozukluğu tanı ölçütlerinin tam karşılanmasından sonra on iki aydan daha kısa süre olması ve en az üç ay karşılanmamasıdır.

  • Sürekli yatışma ile giden: Kumar Oynama Bozukluğu tanı ölçütlerinin hepsinin karşılanmasıyla, sonra Kumar Oynama Bozukluğunun tanı ölçütünü karşılamaması, on iki ve daha az aydan uzun süredir karşılanmamasıdır.

4-5 belirtinin karşılanması: Ağır olmayan

6-7 belirtinin karşılanması: Orta derecede

8-9 belirtinin karşılanması: Ağır derecede

bottom of page